Total Pageviews

Showing posts with label 2016 SOUTH AMERICA / BOLIVIA . COPACABANA / LA PAZ / GEZINOTLARI-9. Show all posts
Showing posts with label 2016 SOUTH AMERICA / BOLIVIA . COPACABANA / LA PAZ / GEZINOTLARI-9. Show all posts

Monday 14 March 2016

2016 SOUTH AMERICA / BOLIVIA / COPACABANA / LA PAZ /GEZI NOTLARI - 9


           
Sabah saat 6.30 da otelden ayrilip otobus duragina gidiyorum. Bolivyaya gidecek otobusumuz saat 7.30 da hareket edecek. La Paza gitmeden once bir gun Copacabana da kalacagim. Gelmisken orayi da gormeye karar vermistim.

Puno'dan Copacaba'na icin 7 dolar odeyip biletlerimi aldim, benimle beraber 10-15 kisilik degisik ulkelerden bir turist grubu daha var.



Iki saatlik otobus yolculugundan sonra Peru-Bolivya sinirina variyoruz. Otobusden inip once Peru gumrugune giriyoruz. Islemler bitirdikten sonra yolun ortasina gerdikleri kalin bir halatin altindan gecip yuruyerek, Bolivya gumrugune geliyoruz.


Bolivya gumrugunde gorevliler cok hizli bir sekilde islemlerimizi bitiriyor. Burasi derme catma binalardan olusmus kucuk bir koy.
Bolivya zengin dogalgaz kaynaklari olmasina ragmen Guney Amerikanin en yoksul ulkelerinden biri. Nufusun %60 si AYMARA kizilderili.


Bolivya, SIMON BOLIVAR’in onderliginde Ispanyollara karsi verdigi savasta 1825 de bagimsizligini kazanmis. Bolivya ismi Bolivardan geliyor (bolivarin ulkesi) anlaminda. Bolivya 1825 bagimsizliktan sonra ulkede 180 kez darbe olmus. 1879-1883 pasifik savasinda Peru ile beraber Sili’ye yenilerek topraklarinin kiyi seridini Sili’ye kaptirmis. Boylece denizlerle baglantisi kesilen Bolivya kara devletine donusmus. Ayni savasta Peru’da Arica’dan IQUIQUE’e  kadar olan topraklarini kaybetmis.



Yani Sili 4300 km olan yuzolcumunun 1500 km’resini komsusu olan  Peru ve Bolivya’dan kapmis, hemen hemen yarisini bu iki ulkeden almis.
1966 da Che Guevera onderliginde Bolivya Ulusal bagimsizlik hareketi baslamis. 
9 ekim 1967 senesinde Che Gueveranin La Higuera’ da oldurulmesinden sonra dagilmis. Ama Che’nin Bolivya’da oldurulmesinden sonra bir sempati olusmus, bu gun yonetimde olan parti  EVO MORALES’in  Sosyalizme Dogru Hareket Partisi.

 


Uzun yillar Amerika ve yabanci sirketler tarafindan somurulmus olan Bolivya,  Evo Morales’e kadar devam etmis.
Bir Aymara coco iscisi olan Morales secimlerde %53 gibi bir oyla devlet baskani secildikten sonra, kendisinden onceki hukumetler doneminde ABD ve diger yabanci sirketlerle olan serbest ticaret anlasmalarini  askiya almis. Antiamerikan bir politika izleyen Morales, tum dogal kaynaklari devletlestirip yabanci sirketleri ulkeden cikartmis.




Pasaport kontrolunden sonra tekrar otobuse binip 8 km sonra Copacabana’ya variyoruz. TICICACA golunun kenarinda kucuk bir sahil kasabasi. Yagmur altinda yuruyerek gol kenarinda Andes des Lago adli bir hostelde geceligi 25 dolara bir oda tuttum. Adi hostel ama otel kadar konforlu.

Copacabana’da bir gun kalacagim icin odama yerlestikden sonra disari cikiyorum. Sehirde gorulecek cok fazla bir yer yok, gene Guney Amarika'nin butun sehirleri gibi bir meydan, meydan da bir kilise etrafinda hediyelik esya satan dukkanlar bulunuyor.


Ara sokaklarda ise yerli kadinlar cesitli sebze, meyve ve balik satiyorlar. Birkac saat dolastikdan sonra gol kenarinda onlarca restorantlardan birine girip balik ismarliyorum, muthis lezzetli bir balik . Copacabana’da 7 dolara bir aksam yemegi yiyebilirsiniz. Ozellikle baligi tavsiye ederim.


Copacabana da gorulecek fazla bir yer yok, bana yarim gun yetti.

Ertesi sabah La paz’a gitmek uzere otelden ayriliyorum. Terminale geldigimde bir kac turist daha vardi. Otobus saatine kadar onlarla sohbet edip bilgi alisverisinde bulundum. Lapaz 3 saatlik mesafede.

Copacabana’dan ayrildiktan yaklasik bir saat sonra San Pablo de Tiquina adli kucuk bir koyde bizi otobusten indirdiler. Karsida gene kucuk bir koy olan San Pedro De Tiquinaya gitmek icin bir kayiga bindik. Otobus ise buyuk bir salla karsiya geciyor.



Otobus karsi kiyiya gectikden sonra tekrar yola devam ediyoruz. Yol boyunca dikkatimi ceken ise Peru’da her yer ekili tarim alani ve yesillik iken Bolivya da o kadar taslik ve kurak.

Yukseklik icin tekrar bir hap aliyorum. La Paz deniz seviyesinden yuksekligi 3600 metre, dunyanin en yuksek bassehri.  Nefes almak gittikce daha zor geliyor, gunlerdir nefes almakta zorlaniyorum, Burada bu kadar zorlaniyorsak Atakama’da ne yapacagim diye soruyorum kendime. Oradaki yukseklik 4500 metreye kadar cikiyor. Yasayip gorecegiz.




LA PAZ yuksek daglarin ortasina kurulmus ama sehirin nufusu arttikca sehri cevreleyen daglar gecekondularla dolmus.


Otobusten iner inmez iki gun sonrasi icin ARICA’ya gidecek otobus arastirmaya basladim, La Paz Arica arasi 7 saat, sabah 5.45 icin otobus buldum ,bilet icin 23 dolar odedim. Bilet isini hallettikden sonra  disarda bekleyen taksilerden birine kalacagim otel Elegance’nin adresini verdim . Bu otel rezervasyonunu internetten yapmistim. Stadyuma yakin sehir merkezinde oldugu icin secmistim.


Resepsiyondaki gorevli son derece arkadas canlisi, islemlerimi bitirdikten  sonra beni odama cikardi. Iceri girdigimde sok oldum bana suit vermisler kocaman bir oda, iki ayri yerde iki televizyon, oturma odasi, mutfak, American bar ve harika bir sehir manzarasi. Adam gittikten sonra kara kara dusunmeye basladim ben bu otel icin geceligi 55 dolar odemistim, umarim cikarken bana kazik bir fiyat cikarmazlar. 


Hemen bir dus alip tekrar asagi indim, ertesi gun icin nereden sehir turu alacagimi sordum, “benden” alabilirsiniz dedi. Biri kuzey oburu guney olmak uzere iki sehir turu varmis. Biri sabah oburu ogleden sonra. Ben 16 dolar odeyip ikisini de aldim.  Sonra sehri dolasmamiz icin bir harita verip onemli yerleri isaretledi. Elimde harita dustuk yollara.



Ben hayatimda bu kadar kesmekes bir sehir gormedim, trafik hic de Istanbul’u aratmiyor. Hele tepede sallanan salkim sacak elektirik teller cok cirkin bir goruntu olusturuyor. 


Birkac saat dolastikdan sonra bir restoranda aksam yemegi yiyip otele geri dondum.
Sabah ilk Guney tur’unu aldim, yaklasik La Paz’a 10 km mesafedeki Valle De La Luna yani Ay Vadisi’ne gittik. Bir doga harikasi, bizdeki peri bacalarini animsatti.



Kil ve topragin ruzgar ve yagmurun asindirmasiyla dolambacli labirentler ve sivri cikintilar olusmus. Karsimizdaki daglar ise icinde bulunan minarallerden dolayi gri, mor, kirmizi renklerde
Saat ikide Guney tur’umuzu bitirdikden sonra, kuzey tur icin bir saatlik bir boslukdan faydalanarak, acele bir ogle yemegi atistirip saat ucteki tura yetistim.


Bu tur tamamen sehir turu , baskanlik binasinin oldugu meydandan gecerek ara sokaklara girdik. Buradaki kesmekeslik bana hic de yabanci degil, Istanbul eminonu ya da Mahmut Pasayi hic aratmiyor. Minibus muavini kapidan sarkip yolcu aramasi bile ayni. Yalniz tepedeki yuzlerce salkim sacak teller dunyanin hic bir yerinde gormedim.


La Pazi panaromik gormek icin bir tepeye cikiyoruz, butun sehir burdan panromik olarak gozukuyor.La Paz dort dagin icine kurulmus ama butun daglar gece kondularla dolmus, sehrin merkezinde ki buyuk yuksek binalarla tezat olusturmus.
Bu turu da bitirdikten sonra tekrar otele dondum. Yarin sabah 4.30 kalkmam gerek. Arica otobus’u 5.45 de hareket ediyor.
YARIN; ARICA YA GIDIS