Sabah yagmurlu soguk bir havada La Paz
otubus terminaline geldim. Arica’ya gidecek otobus 5.45 de hareket
etti. Otobusun ici inanilmaz soguk ama yola ciktikdan bir saat sonra
da sicaktan bunaldik. Yaklasik 3 saat sonra Sili sinirina geliyoruz. Daha once internette
okumustum, Sili'liler cok zorluk cikartiyor diye. Aslinda zorluk cikartmiyorlar
ama butun esyalari bosaltip x ray’dan gecirdiler, bu da yetmedi kopeklerle
otobusu aradilar. Sili'liler ulkeye, basta et olmak uzere sebze , meyve ve bitki
girisine izin vermiyorlar, bu konuda cok dikkatliler. Ulkenin ekolojik
dengesini bozacak hic bir seye izin yok. Bence dogru olani yapiyorlar.
Pasaport kontrolunde bize bir kagit
verdiler, ve bu kagidi kaybetmememizi ulke cikisinda bu kagidi alacaklarini
soylediler. Nihayet pasaport kontrolunden ciktikdan sonra yola devam
ediyoruz
Sili Cumhuriyeti And Daglari ile Buyuk
Okyanus arasinda uzun ince bir ulke. Kuzeyden guneye 4300 km, 17 milyon nufusu
var. Aymara dilinde ‘Chile” “dunyanin son buldugu diyarmis. Inka Imparatorlugu
zamaninda butun kuzeyden Santiago’ya kadar ulasmis.
Sekiz saat cok kotu bir otobus yolculugundan sonra Arica’ya geliyoruz. Ben hayatimda bu kadar tehlikeli bir yol gormedim. Daglardan inerken her iki taraf ucurum, duzluge indigimizde de ucurumdaki kayalar en kucuk sarsintida yola dusecek gibi duruyor, zaten dusmus te, bizim sansimiza gecerken kafamiza dusmedi.
Arica, Sili’nin kuzeyinde, Bolivya ve Peru sinirinda
onemli bir liman sehri, nufusu yaklasik iki yuz bin, Arica aslinda Peru’ya
aitmis, 1880 de Pasifik savaslarinda Peru’nun yenilmesi uzerine Sili’ye
gecmis Arica otubus terminalinde bir taksi ye otelin adresini veriyorum. Hotel Sotomayor’u internetten
satin almistim, bu otel de sadece bir gun kalip ertesi gun dort gunluk tura
cikacagim. Otele yerlesdikden sonra sehri dolasmaya cikiyorum, Arika’ da
trafige kapali buyuk genis bir caddesi var. Alisveris yerleri, caféler hep bu
cadde uzerinde, boydan boya caddeyi yuruyerek deniz kenarina kadar gidiyorum.
Uc dort saat sehri dolastik dan sonra tekrar otele
donerken bir café’de durup kahve molasi veriyorum. Iceride orta yasta iki
bayana “ Sinyarita “quiero una café con lache” dedigimde, gulmekden yerlere
yatti yanindaki arkadasina “bak bak bana sinyorita”diyor dedi.
Ona sinyora degil de sinyorita diye hitap
etmem cok hosuna gitti. Nereli oldugumu sordugunda “Turk’um” dedigimde kadin
inanilmaz sevgi gosterisinde bulundu, hic bir zaman unutamam bunu, sonra bana
basladi saymaya. Ezel, Binbir gece, Fatma gul, El Sultan. Turk dizileri burda
da cok populer. O kadar ki benden kahve parasini bile almadi.
Kahvemi icip tesekkur ettikten sonra
otele dondum. Otelin yeni café’sini acmaya calisan Eric’le tanistim.
Ertesi gun Eric harika bir kahvalti
hazirlamis, kahvaltimi yaptikdan sonra tur icin beni almaya gelecek rehberi
beklemeye basladim.
Orlando ve Louis otele geldiklerinde
onlari bekliyordum. Orlando bize Louisi tanistirdi, dort gun surecek olan turda
bize onun rehberlik yapacagini soyledi. Bizden baska bu tura katilan yokmus,
aman ne guzel, bulunmaz bir sans bizim icin, ozel tur oldu bu.
Louis tek
kelime ingilizce bilmiyor, bu da benim isime geldi dort gun boyunca ispanyolca
pratik yapabilecegim.
Otelden
ciktikdan sonra ilk ugradigimiz yer, Arica’da market oldu, cok buyuk bir
market, burada yok yok, bir saat kadar marketi dolasip fotograf cektim, her
turlu meyve zebze var, hem de fiyat olarak cok ucuz.
Marketten ciktikdan sonra tekrar
yola devam ediyoruz, onumuz ucsuz bucaksiz kurak, tozlu bir ova, tek
bir agac yok, bununla beraber doganin vahsi guzelligi bizi icine
cekiyor. AZAPA VADI’sinde SAN MIGUEL arkeoloji muzesine geliyoruz.
Bu muze agirlikli olarak CHINCHORRO kulturunu yansitiyor.
Yakinlardaki mezarligin, dunyanin en eski mezarligi oldugu dusunuluyor. Peru
siniri EL MORROLDA da bulunan CHINCHORRO cocuk mumyasi dunyanin en
eski mumyasiymis, Arica’ya gelen herkese bu muzeyi gormesini tavsiye ederim.
Muzeden ayrildikdan sonra 3000 metre
daglara tirmandik, bir vadinin icinde kucuk bir koyde ogle yemegi yiyoruz.
Yemekten sonra tekrar daglara tirmanmaya
basliyoruz. 3600 metrede ki SCORAMA koyune variyoruz. Evlerin butun kapilari
kapali, hayalet koy gibi nedenini sordugumda Louis “ Burda sadece on kisi
yasiyor” dedi, is yokmus onun icin insanlar is bulabilecekleri yerlere goc
etmis. Koyde fotograf cektikden sonra tekrar yola cikiyoruz. Bir ucurumun
ustundeki INKA kalintilarini gezdikten sonra geceyi gecirmek uzere PUTRE’ye
geliyoruz.
Putre, LAUCA LUSAL PARK’in kenarinda
, Arica’nin 130 km dogusunda iki bin kisinin yasadigi kucuk bir kasaba.
Arica’dan Putre'ye giderken hayatimda
gormedigim kadar trafik kazasi gordum, bazisi ucurumdan ucmus, bazilarinin
ustune daglardan kocaman kaya parcalari dusmus. Putre deniz seviyesinden
3500 metre yukseklikte, Louis yarin 4300 metreye cikacagiz diyor.
Sabah
kahvaltidan sonra tekrar tozlu yollara dusuyoruz, 4500 metre yuksekligindeki
Sili'nin ulusal parki olan 1379 km kare alan icindeki LAUCA ‘ya geliyoruz.
LAUCA ulusal park Arica’nin 145 km dogusuna dusuyor. Parkin Icindeki
CHUNGARA ve COTACOTANI golleri dunyanin en yuksek konumda olan
gollerinden ikisi. PUTRE’nin 59 km batisinda olan parkin icinde alti tane
volkanik dag bulunuyor. Volkan PARINACTA yuksekligi 6348 metre, PONERAPE’nin
yuksekligi 6222 metre, Park’in icinde 40 dakika yurumek icin zaman veriyor
Louis, yuruyus sirasinda vahsi Vicunas, viseachas ve kuzey sili’ye ozgu kus
turleri gorme olanagimiz oluyor, bu hayvanlar vahsi olsa da insanlara aliskin
bazilari yanimiza kadar geliyor. Louis “ Bizden yiyecek istiyorlar” diyor.
CHUNGARA gol’u Bolivya sinirina cok
yakin Vicuna’lar, Alpaka’lar ve Filamingo’lara ev sahipligi yapiyor.
Biz gol kenarinda fotograf cekerken
Louis’ de ogle yemegi hazirliyor, geziden sonra guzel bir piknik yapiyoruz.
Yemegimi misafir kuslarla paylasiyorum, Ulusal park cennet gibi bir yer ve Sili
devleti tarafindan titizlikle korunuyor.
Park gezisini bitirdikten sonra cok
kucuk bir kasaba CARLQUIMA ya geliyoruz. Bu kasabanin tek ozelligi 17.
yuz yildan kalma tarihi kilise. Bu kasabayida gezdikten sonra tekrar PUTRA ya
donuyoruz. Yarin Putra’dan ayrilip halen aktif olan yanar daglari gorecegiz.
Simdiye kadar bir suru dagdan bahsettim aslinda bu daglar AND Daglari, AND
Daglari dunyanin en uzun siradaglari, yaklasik 60 milyon yil oncesine dayandigi
tahmin ediliyor.
AND sira daglari Venezueladan baslayip Colombia, Ekvator, Peru, Bolivia,
Sili ve Argantin Patagonyasina kadar kuzeyden guneye dogru uzaniyor, yalniz
Ushuai’ya geldiginde kivrilarak Dogu bati olarak devam ediyor. Kuzey’den
Guneye uzunlugu 7000 km, genisligi ise 200-700 km arasi. And daglarinin en
yuksek dagi Arjantin- Sili sinirindaki ACONCAGUA dagi ki yuksekligi 6962 metre.
Ertesi sabah erkenden
Sili’nin bir baska ulusal Parki VOLCAN ISLUGA SURICAYO gitmek uzere hareket
ediyoruz. Bu park ismini volkanik dagdan almis, hala aktif olan dagin
yuksekligi 5550 metre, parkin en yuksek dagi, dagin tepesinde hala
dumanlar cikiyor. Onun arkasinda Bolivya sinirlari icinde olan volkanik dag ise
TATASIVEYA, QINSACHATA yukseklik 4500 metre, TATAJACHURA 5252 metre yukseklikte
ve CATARAM 5207 metre.
Isluga national
park 1747 km kare’lik bir alan icinde. Parka girdikden sonra goz
alabildigince duz ova, butun ova col dikensi bitkilerle dolu.
Inkalar bu bitkileri kulubelerinin catilarinda kullanmislar, hatta gecdigimiz
bazi koy evlerinin catilarinda halen kullandiklarini gorduk. Deniz seviyesinden
4000 metre yukseklikte ki SOLAR DE SURIRE tuz golune geliyoruz. Manzara
doyumsuz, gol bir suru pelikan ve alpakalara ev sahipligi yapiyor.
Yol boyunca onlarca kamyon
Amerikaya bor tasiyor. Bu bolge bor madenlerinin ciktigi
bolgeymis. Yaklasik yarim saat sonra CARIQUIMA koyune geliyoruz, 3675
metre yukseklikte olan koyun nufusu sadece 400 kisi. Cok farkli kaktusler var.
Louis bize bu kaktuslerin senede ancak bir santim uzadigini soyliyor. CACTUS
CALUMNO’dan ayrildikdan sonra CARIQUIMA adli 50 kisinin yasadigi baska bir koye
gidiyoruz.
Yol boyunca Hiristiyan gelenegine gore
kazada olenlerin anisina yapilmis bir suru minyatur evler bulunmakta.
Inanilacak gibi degil, bu kadar bos olan ovada ve hic trafik olmayan bu bolgede
bu kadar kaza olmasini anlamis degilim. 300 kilometrelik bir yolda belki
150-200 tane boyle minyatur evler gorduk.
Bir de
dikkatimi ceken , yuzlerce kilometrelik bir alan volkanik taslarla kapli, Louis
bu volkanik taslarin en az 7000 bin yillik oldugunu soyliyor. Bu taslarin ne
kadar bir alana yayildigini sordugumda “LA SERENA’dan PERU’ya kadar “” diyor.
Yani 1500 km kare'lik bir alan. Enteresan olan ben iki tasi birbirine
vurdugumda, iki celigin bir birine vuruldugundaki sesi verdi. Taslar celik gibi
sert, kirmaya calistim kiramadim. Sonradan ogrendim ki Cin'liler Sili'den
volkanik tas satin aliyormus. Nerede kullaniyorlar acaba?
Tam karsimizda MONTE HUANAPA
denilen baska bir yanardag var, CARIQUIMA koy unden
ayrildiktan sonra QUEBRA DA EL AROMA adli bir kanyona geliyoruz.
Manzara muthis guzel,
kanyonun tepesinde butun vadi ayagimizin altinda. Insan iligine kadar ozgur
oldugunu hissediyor. Fotograf cektikten sonra tekrar yola cikiyoruz. Bir dagin
etegine kurulmus 20 ailenin yasadigi bir baska koye geliyoruz. Bu koyde
yasayanlarin gecim kaynagi tarim ve hayvancilikmis.
Yol boyunca baska bir ucurumun
tepesinde duruyoruz, ucurumun alti kanyon bu kanyonun adi CANON DE TARAPACA ,
kanyonun icinde bir baska koy daha var. PUEBLO PACHICA denilen bu koyde de on
kisi yasarmis. Bolgedeki madenler kapaninca insanlar goc etmis.
Ana yoldan ayrilarak iclere dogru
gittigimizde bir dagin eteginde duruyoruz. Dagin yamacinda cesitli taslardan
yapilmis cesitli hayvan figurleri goruyoruz. Louis bu taslarin tarihinin
millattan 1600 yillarina kadar gittigini soyledi.
Artik gezimizin sonuna dogru
yaklasmaya basladik Louis bize bizde ona cok alistik, dort gun harika zaman
gecirdik onunla. Bana “Her turlu millete rehberlik yaptim ama hic bir Turke
rehberlik yapmamistim, simdiye kadar yaptigim en keyifli en guzel tur oldu”
dedi. “ Bizi hic problem yaratmayan ve cok sempatik buldugunu” soyledi, ama biz
de onu cok sempatik bulduk zaten, ve harika bir tur rehberi.
Artik IQUQUI’ye dogru
yola cikiyoruz. IQUQUI’ye gelmeden 40 km once bir muze kasaba’da durduk.
Bu hayalet kasabanin
adi HUMBERSTON,
DAY 1 ARICA - PUTRE
Our Tour begin at 10,30 am with a visit to the agricultural market of Arica. Then we drive through the valle of Azapa, and visit the Archaeological Museum San Miguel de Azapa. On our way to the Vally of Liuta, enjoing panoramic views
After lunch break our journey to the pre-Inca fortress in Copaquilla. We walk one our Socoroma, a traditional village in the foothills, altitude 3000 meters, where we take a break with coffe before continuing to Putre. We arrive at Putre about 6,30 .
DAY 2 PUTRE- LAUCA NATIONAL PARK
We enjoy breakfast in Bofedal de Las Cuevas where we take 40 minutes walk. During this walk able to see wild animals like vicunas andvizcashas.
Around noon , we arrive at the Lake Chungara which is 4510 meters above sea level and the Cotacotani Lagoons. After visiting the village of Parinacota,with it’s traditional 17th century church and we have a pictic-lunch ,
We return Pudre at 6 pm. We had very nice Dinner with Louis
DAY 3 PUTRE-SURIRE –NATIONAL PARK VOLCANO ISLUGA- COLCHANE
We left Putre at 8;00 AM ,visiting Ancuta and Guallatire, towns located at the foot of the active volcano Guallatire in the altiplano 4000 meters. About noon we arrive at Surire Salt lake and Chilcaya, and we walk one hour around this natural monument. Then we visit the hot springs of Polloquere at 4270 meters altitude, where we have a picnic and enjoj a relaxing bath.
After the break we head towards the Isluga Volcano National Park, Finally, we visit the village of Isluga and arrive in Colchane , a small town on the border with Bolivia 3730 meters above sea level.
DAY 4 COLCHANE – CARIQUIMA-HUARA- IQUIQUE
After breakfast our first stop at the legendary and gigantic cactusesat the Rio Grande. After that we go to the town of Cariquima, we have a few stops at certain observation points such as Chuzmiza and Pachica,
Pachica is also the entrance to the Atacama desert. Lunch in Huara. Then went to gost town of Humberstone and Santa Laura. Humberstone was a nitrate mining town which was abandoned in the 1960. From here went to Iquique