PUNO, Peru’nun guney dogusunda
yaklasik yuz bin nufusu olan bir sehir. Deniz seviyesinden yuksekligi 3822
metre. Onun icin iklim degisken, gunduz cok sicak aksam ise cok soguk. Harika
bir otobus yolculugundan sonra hem soforumuze hem de yardimcisina tesekkur
ettikten sonra bir taksiye atlayip daha once internetten satin aldigim otelin
adresini veriyorum.
Otel sehir merkezinde katedrale yakin
geceligi kahvalti dahil 35 dolar. Cusco’dan daha yuksek oldugu icin nefes
almakta cok zorlaniyorum, lobide bir tarafta oksijen tupleri var. Isteyen bu
oksijen tuplerini kullanabiliyor, hatta odaniza da getiriyorlar
kaldigim odada acil
cagri dugmesi var. Eger nefes almakta cok zorlanirsaniz bu dugmeye bastiginizda
odaniza oksijen tupu getiriyorlar.
Odama yerlestikten sonra disari cikiyorum, Puno cok kucuk bir yer, en
buyuk ve islek caddesi Lima caddesi, butun restorant'lar, bankalar ve hediyelik
esya satan yerler hep bu cadde de, ara sokaklarda hic bir sey yok.
Bir Italyan restorantinda guzel bir
corba ve pizzaya on dolar odedim. Lima caddesinde biraz dolastiktan sonra
otelime donuyorum. Puno’da gorulecek fazla bir sey yok. Asil gorulmesi gereken
Titicaca Golu. Benim de yarin bu gol icin turum var
Sabah erkenden tura katiliyorum, benimle beraber 25-30
kisi daha var. Buyuk bir motora biniyoruz ilk durdugumuz yer “Floating island”
yuzen adalar.
TITICACA , Peru ve Bolivya arasinda
kalan Guney America’nin en buyuk, dunyanin da en yuksek golu. 8288 km kare
alana sahip olan golun bati kiyisi Peru'ya dogu kiyisi Bolivya ya ait. Deniz
seviyesinden yuksekligi 3810 metre.
TITICACA Aymara dilinde Puma kayasi
demekmis, Efsaneye gore ilk Inka krali MANCO CAPAK’in bu golde dogduguna
inaniyorlar.
TITICACA golunun en onemli
ozelliklerinden biri, golun ustundeki yapay yuzen adalar.
Bu adalarda yasayan halk, Inka
oncesi UROS halki. Bu adalarda 1200 kisi yasiyormus. Her bir adada yaklasik
alti aile yasiyor, aileler buyudukce onlara yeni adalar yapiyorlarmis
Bizim ziyaretimizde ada halkindan
biri bu adalarin nasil yapildigini gosterdi. Kamislarin dibinde toprak olan
kisim kaliplar halinde kesip onlari bir birine bagliyorlar, bu islem bittikten
sonra, ustunu kat kat kamislarla kapatiyorlar. Bu kamislar kurudukca
ustune yeni taze kamislar koyuyorlar, adanin ustunde yururken sallandiginizi
hissediyorsunuz. Ayrica bu kamislarin kabuklarini soyup yiyorlar, bize de ikram
ettiler fakat ben sevmedim.
Her adada yaklasik 6-7
kulube bulunuyor, kenarda bir yerde yemek pisirmek icin ates yakiyorlar, ocak
olarak adayi yapmada kullandiklari sazlarin toprak kismi, etrafa ates
sicramasina karsi surekli islak tutuyorlar ayrica kaplarla hemen ocagin yani basinda sular
bulunuyor.
Bu ada’da dikkat ceken
baska bir sey de sazlardan yapilmis buyuk bir tekne. 15-20 dakikalik bir tekne
turu 10 dolar.
Ada’daki kucuk
cocuklarin okula gidip gitmedigini soruyorum. 45 dakika kurek cekerek daha
buyuk ana adaya gidiyorlarmis. Ada halkinin fotograflarini cekip,
sattiklari hediyelik esyalardan satin aldikdan sonra AMANTANI adasina
gidiyoruz.
AMANTANI Adasinin nufusu 4000,
yaklasik 800 aile yasiyor. Konustuklari dil QUECHA. Adanin butun cevresi 928 km
kare. Adada yuksek iki dag var biri “Pachatata” baba gokyuzu oburu “Pachamama”
anne yeryuzu.
Ben geceyi bu adada bir ailenin
yaninda gecirecegim. Adaya yaklastigimizda kiyida geleneksel giysileriyle yerli
halkin bizi bekledigini goruyoruz.
Erkekler siyah pantalon,
beyaz gomlek ve siyah sapkali, kadinlar ise rengarenk giysileriyle bizi
karsiliyor. Tur rehberi 2-3er gruplar halinde ailelere dagitti. Bizi de yasli
bir teyze aldi.
Ada deniz seviyesinden sonra
yukselmeye basliyor, normal sartlarda zaten zor nefes aliyoruz, teyzeye
yetismek icin nefes nefese kaldik, Teyze ara sira arkasini donup bizi bekliyor,
sonra tekrar yoluna devam ediyor.
Nihayet kerpicten yapilmis iki
katli bir evin onunde duruyoruz, hemen sag tarafinda teyzenin oglu ve gelininin
kaldigi baska bir ev, ortada bir avlu, evin sol tarafinda kucuk bir kulubede
tuvalet var.
Yasli teyze bizi ikinci katdaki
odamiza cikardi, Odamiza yerlestik ama duvardaki kocaman orumcegi gorunce,
burada nasil uyuyacagiz diye kara kara dusunmeye basladim.
Aksam ev sahibimiz bizi yemege
cagirdi, Assagiya hem depo hem de mutfak olarak kullandiklari bir yere indik,
bize misir lapasi gibi bir sey verdiler. Cok ac olmama ragmen yiyemedim. Yemekten sonra ev sahibimiz bizi alarak koyun meydaninda
bir yere goturdu, butun turistler orada toplandik. Yerli halk bize cok guzel
muzik ve dans gosterisi sundu, sonrasinda butun turistler kalkip hep beraber
dans ettik. Guzel bir aksamdan sonra ev sahibimiz bizi tekrar alip kaldigimiz
yere getirdi.
Sabah erkenden
kahvaltiya cagirdilar, kahvaltidan sonra TQUILE adasina gitmek uzere sahile
gittik. Ev sahibimize tesekkur edip adadan ayrildik.
TICICICA golu uzerinde ziyaret
edecegimiz ikinci ada TAQUILE adasi.
Bu adada da 2200 kisi yasiyor. AMANTANI
gibi bu ada da UNESCO korumasi altinda, Peru hukumeti bu iki adaya ozerklik
vermis. Insanlar burada komun hayati yasiyor. Ada halki Inka’lardan daha once,
butun adanin cevresi 572km kare. Deniz seviyesinden
3950 metre yukseklikte.
Halkin konustugu dil
QUECHUA, bu adanin bana gore en ilginc ozelligi butun erkeklerin elinde
orgu olmasi, hem yuruyorlar hem orgu oruyorlar. Bu isi hep kadinlar yaptigi
icin benim garibime gitmisti, erkekler burada orgu ormeyi sekiz yasindan sonra
basliyormus.
Adada yasam komun biciminde, senede bu
adaya 40 bin turist geliyormus, ada halki kendi turizm sirketini kurmus, bizi
getiren tur sirketleri ada halkinin kurdugu sirketle anlasmak zorunda. Turizmden gelen gelir ada halkinin ihtiyaclari
icin kullaniliyor.
Disaridan kimse mulk alamiyor, disaridan evlilik yapmiyorlar, ciftler
evlenmeden once bir sene beraber yasiyorlar, bir senenin sonunda evlenmeye
karar verirlerse, artik bir daha bosanamiyorlar, kulturlerinde bosanmak yok.
Kapali toplum oldugu icin kendi kulturlerini koruyabiliyorlar.
Halk
kollektif yasiyor. Inka gelenegi olan “Ama sua” “Ama llulla” “Ama ghilla”
yani CALMA, YALAN SOYLEME, TEMBELLIK
YAPMA bu uc gelenegi de yasatiyorlar.
Adaya indikten sonra
tepedeki koye gitmemiz gerek. Gidecegizde onumuzde dimdik uzanan merdivenleri
nasil cikacagiz? Normal sartlarda zaten nefes alamiyoruz, cikarken her bes
dakikada durup dinleniyoruz, hareket ettikce nefes almakta daha da zorlaniyorum.
Onumde sirtinda yuk olan adali hic dinlenmeden cok rahat tirmaniyor. Ben gene de yuksek tansiyonu olanlara hic tavsiye
etmem
Sonunda arka arkaya dizilmis bir
kac kemer gectikten sonra koy meydanina geliyoruz. Meydan alcak binalarla
cevrilmis cok sirin sicak bir yer, bir tarafta hediyelik esya satan bir dukkan,
bir tarafta bir lokanta bulunuyor. Lokanta adanin ortak mali, geliri adanin
giderleri icin kullaniliyor. Meydanda siyah bas ortulu kucuk kiz cocuklarinin
fotograflarini
cekiyorum
Kadinlarin kullandigi sal dikkatimi cekti
hepsi siyah ve cok uzun, salin etekleri rengarenk degisik motiflerle suslenmis.
Adadan ayrilip PUNO’ya donerken adeta sehir
buyuklugunde, baska bir yuzen adada ogle yemegi molasi veriyoruz,
sazlardan yapilmis buyuk bir kulube, ogle yemegi de tura dahil. Yemekten sonra
bu adada da biraz fotograf cektikden sonra tekrar kayiga binip PUNO’ya
donuyoruz. Muthis guzel bir gezi, her zaman animsiyacagim muthis bir
tecrube yasadim.
YARIN; BOLIVYA ,
COPACAPANA