Total Pageviews

Sunday, 19 October 2025

2025 ROMANIA. BUCHAREST. BRASOV. TIMISOARA.SIBIU

ROMANYA- TIMISOARA; Romanya’nin batisinda renkli bir durak; Budapeste’den 07.05 treni ile 7 saat suren yolculuktan sonra Timisoara’ya geldim. Otele yerlestikden sonra vakit kaybetmeden sehri kesfe ciktim. Ilk izlenim, buranin hem tarihi dokusuyla hem sakin atmosferiyle insani hemen icine ceken bir sehir oldugu yonunde.     

               TIMISOARA NEREDE ; Romanya’nin batisinda, Banat bolgesinin baskenti. Timisoara, renkli cepheli binalari, genis meydanlari ve cok kulturlu tarihiyle Balkan’larin en etkileyici sehirlerinden biri. Timisoara’nin kalbi uc buyuk meydanda atiyor. Viktorya Meydani, Liberty Meydani, Ve Union meydani. Her biri farkli bir donemin ve hikayenin canli tanigi. Sehir, Tuna nehri’nin bir kolu olan Bega nehri tarafindan ikiye ayriliyor ve bu nehir sehrin manzarasina ayri bir guzellik katiyor. Yaklasik 300 bin ile Romanya’nin en kalabalik ucuncu sehri. Sehir Kanuni Sultan Suleyman doneminde 1552 yilinda fethedilmis ve 1716 yilina kadar Osmanli Imparatorlugu’nun bir eyaleti olarak kalmis. Timisoara’nin ozelligi 1989 devrimi bu sehirde baslamis ve butun ulkeye dalga dalga yayilmis. 

             GEZILECEK YERLER ; PIATA VICTORIEI (Zafer Meydani) ; Sehrin kalbi ve 1989 Devrimi’nin simgesel meydani. Kafe ve restoranlarla cevrili hareketli bir meydan. Romanya Ortadoks Kathedrali ve Opera Binasi burada bulunuyor. 

          METROPOLITAN KATHEDRALI; Zafer meydani’ndaki bu devasa katedral, Romanya Ortadoks Kilisesi’nin en onemli yapilarindan biri. 

          CAPITOLINE WOLF HEYKELI ; Roma Imparatorlugu mirasini simgeleyen, Romulus ve Remus’un efsanesini anlatan bir bronz heykel. 1926 yilinda Italya tarafindan Romanya’ya hediye edilmis. 

          KULTUR SARAYI; 1875’te acilan bu bina, gunumuzde muze, opera ve ulusal tiyatro olarak hizmet veriyor. LIBERTY MEYDANI ; Adini 1848 devriminden alan meydan Barok ve Neoklasik tarzda binalarla cevrili. 

          AZIZ NEPOMUK HEYKELI ; 1756’da dikilen bu heykel, sehri veba salginindan koruduguna inanilan Aziz John Nepomuk’u tasvir ediyor. 

            ESKI BELEDIYE BINASI; 18. Yuzyilda Avusturya doneminde yapilan bina, uzun sure sehrin yonetim merkezi olmus. 

            UNION MEYDANI ; Barok mimarisinin en guzel orneklerinin yer aldigi bu meydan, renkli cepheli binalariyla Timisoara’nin en cok fotograflanan yeri. Aziz George Kathedrali, Art Muzesi, Timisoara kalesi gorulmeye deger yerlerden bazilari. 

            BEGA NEHRI ; Sehrin icinden gecen bega nehri hem ulasim hem de dinlenme alani olarak onemli. Nehir kiyisindaki yuruyus yollari ve kopruler, sehrin sakin yuzunu kesfetmek icin ideal.

             BUYUK SYNAGOG; 1865 Yilinda insa edilmis Magribi mimari etkileriyle dikkat cekiyor. SIBIU ; Transilvanya’nin tarih ve kultur dolu sehri ; Sabah 7.10’da Timisoara’dan otobuse binip yaklasik dort saat suren keyfli bir yolculugun ardindan Sibiu’ya ulastim. Yol boyunca Transilvanya’nin yesil tepeleri ve kucuk koy evleri, sehrin tarihi atmosferine adim atmadan once bile ruhumu dinlendirdi. 

            SIBIU NEREDE ; Sibiu, Romanya’nin Transilvanya bolgesinde yer alan tarihi bir sehir. Orta Cag’dan gunumuze uzanan mimarisi ile Avrupanin en iyi korunmus tarihi sehirlerinden biri. 2007 yilinda Avrupa Kultur baskenti secilen sehir, Gotik, Barok ve Ronesans etkilerini tasiyan yapilari,, tas doseli dar sokaklari, canli meydanlariyla ziyaretcilerine hem tarih hem de kultur dolu bir atmosfer sunuyor. 

             SEHRIN KALBI; Meydanlari ve tarihi yapilar. PIATA MARE (Buyuk meydan) ; Sehrin merkezi, tarihi binalarla cevrili, kafe ve restoranlarla dolu canli bir alan. Yaz aylarinda konserler, festivaller, ve acik hava etkinlikleriyle renklenen buyuk meydan, sehrin sosyal hayatinin kalbi. 

           PIATA MICA (Kucuk Meydan); Daha samimi bir atmosfer sunan bu meydan, dar sokaklari ve tarihi yapilarla cevrili. Orta Cag havasini adeta hissediyorsunuz. Burada dolasirken “Yalan Koprusu’nden” assagi inen merdivenleri takip ederek tas sokaklarda kaybolmak ayri bir keyf. Bir yada iki katli evler sizi Orta Cag atmosferine tasiyor. 

           UNUTULMAZ BIR MIRAS ; Kiliseler ve Muzeler ; AZIZI URSULA KILISESI ; 1474 yilinda insa edilen bu yapi, Sibiu’nunen eski kiliselerinden biri. 

         ROMA KATOLIK KILISESI; Barok mimari tarziyla insa edilen kilise, buyuk meydanin en gorkemli yapilarindan biri. Eczacilik Muzesi, Tarih Muzesi gorulmesi gereken yerler. 

          SOKAKLARDA KAYBOLMAK; Sibiu’yu kesfederken mutlaka Nicolae Balcescu caddesinde yuruyus yapin. Kafeler, magazalar, ve restoranlarla dolu bu cadde, sehirdeki gunluk yasami hissetmek icin ideal. Ayrica Gheorghe Lazar sokaginda siralanmis tarihi binalar fotografcilar icin harika kareler sunuyor. Sehrin simgelerinden biri olan Kinsey Kulesi, size hem tarihin izlerini hem de muhtesem bir sehir manzarasi sunar. 

         GENEL IZLENIM; Sibiu, tarihi dokusu, meydanlari, kopruleri ve sicak atmosferiyle ziyaretcilerini gecmise gotururken, modern hayatin canli ritminide sunuyor. 

          BRASOV NEREDE ; Romanya’nin Transilvanya bolgesinde yer alan tarihi bir sehir, Karpat Daglari’nin golgesinde sakli, tas sokaklarindan tarih fisildayan bir sehir. Brasov, Romanya’nin kalbinde, gecmisle bugu zarif bir uyumla bulusturan bir durak. Sabah saat 7.30’da Sibiu’dan bir minibusle Brasov’a dogru yola ciktim. Yol boyunca yemyesil daglar, eteklerine serpistirilmis kucuk yerlesim yerleriyle adeta bir tablo gibiydi. Kucuk kasabalarin arasindan gecerken, elektirik direklerin tepesinde kurulmus leylek yuvalari manzaraya ayri bir guzellik katiyordu. Daha sehre varmadan Romanya’nin pastoral ruhunu derinlemesine hissettim. Brasov’a gelip otelime yerlestikden sonra vakit kaybetmeden sehri kesfe ciktim. Ilk duragim Avrupa’nin en dar sokaklarindan biri olan Rope Street ( Strada Sforii) oldu. Duvarlarin arasinda sikismis gibi hissettiren bu sokak, sehrin karekterini en iyi anlatan yerlerden biri. Ardindan eski Romanya mahallesi olan “Schei Quarter”’a yoneldim. Tarihi evleri, dar sokaklari ve sakin atmosferiyle Brasov’un farkli bir yuzunu gormek mumkundu. Gecmisin izlerini surerken yolum St. Nichola kilisesi’ne cikti. 1495 yilinda insa edilen bu kilise, sehrin derin tarihine taniklik eden bir yapi olarak beni etkiledi. Hemen ardindan masalsi kuleleriyle dikkat ceken tarihi sehir kapisi “Catherines Gate”’i gezdim; Burasi adeta Orta Cag’dan gunumuze gelmis bir masal sahnesini andiriyordu. 

            BRASOV’un kalbi , “Piata Sfatului” Councial Square ; Gunun her saatinde farkli bir tablo cizen bu meydan, pastel tonlu ev cepheleri, kafeler ve Belediye binasi ile sehrin ruhunu yansitiyor. Bir kosede kahvenizi yudumlarken, tarihi binalarin golgesinde oynayan cocuklari, fotograf ceken turistleri izlemek, bu sehri yalnizca gormek degil, yasamak anlamina geliyor. 

          KARA KILISENIN SESSIZLIGI ; Meydanin hemen yanibasinda, sehrin en gorkemli sembolu yukseliyor. Kara kilise (Biserica Neagra) Gotik taslarin agirligi, asirlardir taniklik ettigi sessizligiyle ziyaretcilerini icine cekiyor. Bir yanginin ardindan taslarinin aldigi koyu ton, ona huzunlu bir ihtisam katmis. Iceri girdiginizde devasa orgun yankisi ve Osmanli’dan kalma sergilenen dokuma halilarin renkleri, size bir anda Brasov’un gecmisine surukliyor. Belediye binasinin onunde bulunan bronz “The Lupa Capitolina Statue” gorursunuz. Romulus ve Remus’u emziren bir kurt heykeli. Gunun sonunda teleferikle Tampa dagi’na ciktim. Zirveye ulastigimda sehrin kirmizi kiremitli catilari, meydanlari, ve daglarla cevrili manzarasi karsima serildi. Tarihle doganin ic ice gectigi buyulu sahneyi fotografladim. Renklerin ve hikayelerin sehri ; Brasov sokaklarinda kayboldum, Tarihi meydanlarinda gezdim, daglarin zirvesinde ozgurlugu hissettim. Belkida Brasov’un en buyuleyici yani tam da burada; Insani hem gecmise goturuyor; Hem de onun icinde yasamaya davet ediyor. Romanya’nin kalbinde, Karpatlarin golgesinde parlayan bu sehir, yolculugumun en unutulmaz renklerinden biri oldu. 

            BUKRES ; Sabah saat 09.10’da Brasov’dan Bukres’e dogru yola ciktim. Yaklasik iki saat suren tren yolculugu, yolculugun kendisini adeta bir kesif haline getirdi. Transilvanya daglarinin yemyesil manzaralari camdan akip gecerken, doganin buyuleyici guzelligi bana eslik etti. Otele yerlestikden sonra vakit kaybetmeden kendimi sokaklara attim. Daha ilk adimda Old Town “Eski Sehir”in enerjisi beni icine cekti.; Canli kafeler, sokak muzisyenlerin melodileri, eski binalarin golgeleri, burada hem gecmisin agirligini hem de bugunun coskusunu ayni anda hissetmek mumkun. Eski Sehir “Old Town”, Bukres’in ruhunu en iyi yansitan yer. Restorasyonu yapilmis tas binalarin arasindaki daracik sokaklarda yururken adeta zamanda yolculuk yaptim. 

           STRAVOPOLEOS KILISESI; 18. Yuzyilda insa edilmis bu kucuk Ortadoks kilisesi, ince tas islemeleri ve fresklerle suslu duvarlari ve ikonlariyla oldukca etkileyici. 

         PARLEMENTO BINASI ; Dunyanin en buyuk ikinci idari binasi olan bu yapi, Nicolae Ceausescu tarafindan yaptirilmis.1980’lerde insa edilen devasa bina , ayni zamanda Romanya’nin yakin tarihinin calkantili gunlerini hatirlatiyor. 

         BUKRES’DE ATATURK ; Kente gormek istedigim yerlerin basinda “Odean” tiyatrosu onundeki Atatuk bustuydu. Sehrin ana caddesi “Calea Victoriei” Zafer yolu’unda yuruyerek Odeon tiyatrosuna ulastim. Burada bulunan Ataturk bustunu ziyaret edip fotograf cektim. Bir sonraki duragim “ Romani’an Athenaeum” oldu; 19. Yuzyilda insa edilen bu gorkemli konser salonu, Bukres’in kulturel kalbinin simgesi, Neo-Klasik mimarisi ve icindeki freskleriyle dikkat cekiyor. Carturesti Carusel; Tarihi bir binadan donusturulen, buyuleyici bir tasarima sahip kitapci. Bukres’in bende biraktigi izlenim; Sehrin ruhunu sadece binalarda degil, sokaklarinda da hissettim. Kahve kokulari, gece isiklarinin eski sehre doldurusu, hepsi bir araya geldiginde Bukres, bana sicak samimi geldi. 

            SEHIRDEN KACIS; TRANSFAGARASAN YOLU. (TOP GEAR ROAD); Sabah 07.30’da Transfagarasan basladigimda , yolun bu denli buyuleyici olabilecegini hic hayal etmemistim. Ingiliz sunucu Jeremy Clarkson’un “ Dunyanin en guzel surus rotalarindan biri” olarak tanimladigi bu efsane yol, insani daha ilk virajdan itibaren icine cekiyor. Yemyesil daglarin kalbinden kivrilarak ilerleyen yol, bir yanda sislerin arasindan belirlenen doruklarla diger yanda ise yavrulariyla birlikte dolasan ayilarin manzarasiyla adeta bir doga belgeseli tadi sunuyor. Yol boyunca ulasdigimiz Balea golu, sakin sulari ve cevresini saran yuksek daglarla nefes kesen bir manzara ortaya koyuyor. Yaklasik 2000 bin metre yukseklikte, zirvenin hemen altinda kurulan kucuk alis veris tezgahlari ise bu yolculuga farkli bir renk katiyor. Hem yoresel tatlari tatmak hem de bolge halkiyla karsilasmak icin essiz bir durak. Romanya’nin kalbinde , unutulmaz bir deneyim yasamak isteyen kerkes icin kesinlikle gorulmesi gereken bir rota. Not; Ben bu tur icin 54. Dolar odedim. 

             PELES KALESI (CASTELUL PELES) VE BRAN SATOSU “DRAKULA’NIN EVI ; Bukres’den aldigim ikinci tur ise Peles kalesi ve Bran satosu oldu. Ilk ziyaret ettigimiz yer Peles Kalesi; Romanya’nin en etkileyici yapilarindan biri olan Peles kalesi, adeta bir masal kitabindan firlamis gibi. 19. Yuzyilda insa edilen bu sato, Neo-Ronesans mimarisiyle goz kamastiriyor. Daglarin eteklerinde , yemyesil bir ormanin ortasinda yukselen bu kale ziyaretcilerini buyuluyor. Insaati 1873 yilinda baslanmis 1914 yilinda tamamlanmis. Her oda , altin varak, nadir heykeller ve degerli tablolarla suslenmis. Kalenin farkli odalarinda cok degerli avizeler bulunuyor. Ayrica Avrupa’nin en degerli zirh ve silah kolleksiyonlarindan birine ev sahiligi yapar, 4 binden fazla parca bulunuyormus. Peles Satosundan sonra ziyaret ettigimiz yer meshur Drakula’nin satosu yani Bran satosu oldu. Sato 14. Yuzyilda Osmanli akinlarina karsi siniri korumak icin insa edilmis. Dar, dolambacli merdivenleri ve labirent gibi koridorlarla insanin ruhunu karartan bir sato. Soylendigine gore Vlad Tepes yani kazikli voyvoda muhtemel bu satoda hic yasamamis. Bram Stoker’in 1897 tarihli unlu romani Drakula, Transilvanya’da issiz, ucurum kenarinda bir satoda yasayan bir vampire anlatir. Yazarin tasvir ettigi satoya en cok benzeyen, Bran Satosu’dur. Kazikli voyvoda’nin asil yasadigi yer Eflak bolgesindeki Poenari kalesiymis. Ben bu satoda hic bir ozellik gormedim. Genede ziyaret edilebilir. Bu tur icinde 42 Dolar odedim.





































Saturday, 18 October 2025

2025 POLAND. GDANSK. WARSAW.

POLANYA, GDANSK ; Gezimin ikinci ayagi, Polonya’nin kuzeyinde , Baltik denizi kiyisinda yer alan tas sokaklai ile buyuleyici bir liman ve tarihi kent olan Gdanks oldu.. Eski sehirde her bina, her sokak kendi hikayesini anlatiyor. Tarihi kent merkezi (Glowne Miasto) 2. Dunya savasinda tamamen yikilmis ama sonra neredeyse birebir yeniden insa edilmis. Muhtesem binalariyla acik hava muzesi gibi. 

                   Gdansk, butunuyle Unesco korumasi altinda degildir, ancak tarihi merkezi, ozellikle (Dlugi Targ) uzun pazar, Neptun Cesmesi, Artus Sarayi, Mariacka sokagi hem Polonya hem Avrupa tarihi icin cok onemlidir ve ciddi sekilde korumaktadir. Gdansk’da gorulecek o kadar cok yer var ki ; 

                Dunyanin en buyuk tugla kalesi olan Malbork kalesi 1997’de Unesco Dunya Mirasi listesine girmis. 

                Neptun Cesmesi; Dlugi Targ (Uzun Pazar Caddesi) uzerinde Artus Sarayi ve Belediye Binasinin hemen onunde yer almakta. Cesmenin yapimi 1615’de planlanmis, ancak savaslar nedeniyle tamamlanmasi 1633’u bulmus. Neptun; Deniz tanrisi olrak uc disli mizragiyla betimlenmis. Dlugi Targ; (Uzun Pazar Caddesi), Gdansk’in tarihi merkezinde (Glowne Miasto) da yer aliyor. Sehrin en canli, ve mimari olarak en zengin bolgesi. 

                Gdansk’da gorulmesi gereken yerlerden biri de Azizi Meryem Bazilikasi, Avrupa’nin en buyuk tugla kilisesi, sehri tepeden izlemek isteyenlere muhtesem bir manzara sunuyor. Yalniz 400 den fazla merdiven cikmaniz gerek. 

              Gdansk’a gelmisken trenle sadece 20 dakika suren SOPOT’u gormeye gittim. Huzurlu bir sahil kasabasi. Sopot’u tanimlayan en onemli yapi Molo iskelesidir. Baltik denizine dogru uzanan bu aksap iskele, yuruyus ypmak ve gun batisini izlemek icin ideal bir yer. Sehrin kalbi olan Ulica Bohateron Monte Cassino sadece yayalara acik bir sanat caddesi. 

           TORUN; ZAMANIN GERI AKTIGI SEHIR Sabah saat 11.18’de baslayan tren yolculugum yaklasik iki saat surdu. Polonya’nin kuzeyinde Vistul nehri kiyisinda kurulmus olan Torun, daha ilk adimda kendine cekiyor. Gecmisin icinde yurudugunuzu hissediyorsunuz. Kaldigim otele yerlesdikten sonra kendimi eski sehrin merkezine attim. Torun’un eski sehri Unesco Dunya Mirasi listesinde yer aliyor. Bunu anlamak icin sadece bir kac sokak gezmek yeterli. 

             Copernicus’in izinde bir gun: Torun’u Torun yapan suphesiz Nikolaus Copernicus, unlu astronomer’in dogum yeri . Eski sehrin ortasinda yer alan Copernicus heykeli, hemen yakininda yer alan dogdugu ev ve Copernicus muzesi yasadigi doneme isik tutuyor. ORTACAGIN GOLGESINDE ; Sehirde dolasirken goze carpan ilk sey, Torun Katedrali, tugla isciligiyle insani buyuluyor. Gotik mimari tarsi ile yapilmis olan bu katedral gorulecek yerlerin basinda geliyor. Sehrin farkli noktalarina yayilmis Torun kalesi, Leaning tower, Bridge gate gibi yapilar, bir acik hava muzesi etkisi yaratiyor. Sehrin ana meydani, Reynek Staromiejski; Cevresini saran, tarihi yapilar,kafeler, ve canli sokk atmosferi ile tam bir cazibe merkezi. Gunun sonunda Vistol nehri kiyisinda yurumek gunun butun yorgunlugunu aldi. TARIH ; Torun 13. Yuzyilda Teutonik Sovelyeleri tarafindan kurulmus ve o donemden bu yana buyusunu koruyan ender sehirlerden biri. Polonya’nin en iyi korunmus Orta Cag sehirlerinden birisi olarak Kabul edilir. 

                POZNAN ; Torun’dan , sabah 9.45 trenine binerek yola ciktim. Yaklasik bir bucuk saatlik keyfli bir yolculuktan sonra Poznan’a vardigimda , hem tarihi mirasiyla hemde genc nufusun enerjisi ile karsilastim. Polonya’nin en buyuk ve en onemli sehirlerinden biri olan Poznan, yalnizca akademik ve ekonomik acidan degil, ayni zamanda ruhuyla da guclu bir sehir. Yaklasik 540 bin kisinin yasadigi Poznan, tarih boyunca Polonya’nin kaderini belirleyen bir merkez olmus. Sehre adim attiginiz anda, hem gecmisin izlerini hemde bugunun dinamizmini hissedebiliyorsunuz. 

                GEZILECEK YERLER; Poznan’i gezmeye baslamak icin en dogru yer kesinlikle STARY RYNEK, Yani eski pazar meydani, rengarenk tarihi evleri, kafeleri ve meydana yayilan hayat enerjisi ile sehrin kalbi burada atiyor. Meydanin tam ortasinda yer alan “ratusz” Belediye binasi ise tam bir mimari sahaser. 13. Yuz yilda insa edilen bu yapi, sadece tarihiyle degil, ilginc bir geleneklede dikkat cekiyor. Her gun saat tam 12’de binanin saat kulesinde iki kecinin carpistigi bir gosteri yapiyor. Pozna’nin simgesi olan bu binayi mutlaka gorun. KATEDRAL ADASI VE POLONYA’NIN ILK KRALLARI ; Pozna’nin en eski yerlesim alani olan Kathedral adasi (OSTROW TUMSKI) Polonya tarihindeki en kutsal topraklarindan biri. Burada yer alan Poznan Katedrali, ulkenin en eski ve en onemli dini yapilarindan. 10. Yuzyilda insasina baslanan bu Kathedral, zarif tas isciligi ve goge yukselen ikiz kulesiyle buyuluyor. Iceri adim attiginizda sadece mimari degil, Polonya’nin tarihinede giriyorsunuz. Cunku burada Polonya devletinin kurucusu olan Mieszko 1 ve Polonya’nin ilk tac giymis krali Boleslaw’in mezarlari yer aliyor. Bu Kathedral yalnizca bir yapi degil; Bir hafiza mekani. 

              DOGAYLA SEHIR ARASINDA ; CYTADELA VE MALTA GOLU. Sehirden sikilip biraz nefes almak isteyenler icin Poznan yesil alanlar acisindan oldukca comert, sehrin en buyuk parki olan Cytadela, gecmiste bir askeri ustken bugun yuruyus yollari, ve dogayla ic ice bir dinlenme alanine donusturulmus. Yine sehir merkezine yakin Malta golu, yuruyus yollari, su sporlari ve yaz etkinlikleriyle Pozna’nin modern yuzunu gosteriyor. KULTUR; Poznan, sadece tarihi ve dogasiyla degil, kulturel hayatiylada zengin. Poznan ulusal muzesi, ayrica St. Stanislaus kilisesi ve Imparatorluk sarayi, sehirdeki mimari cesitliligin ve tarihsel katmanlarin nasil ic ice gectigini gosteriyor.  

             VARSOVA’DA ZAMAN YOLCULUGU ; Boznan’dan sabah 09.09 trenine binerek yaklasik 3.5 saatlik keyfli bir yolculugun ardindan Varsova’ya ulastim. Tren garindan cikar cikmaz ilk dikkatimi ceken, tepesinde buyuk bir saat olan devasa bir bina oldu. Bu etkileyici yapinin icine girip turis bilgilendirme merkezinden bir sehir haritasi aldim. Binayi sordugumda aldigim cevap oldukca ilgincti. “Stalin’in hediyesi” bu alayci yanit karsisinda sasirdim cunku bana gore bina cok guzeldi. Bu yapi kultur ve bilim sarayi olarak biliniyor. 1955 yilinda insa edilen bina 237 metre yuksekligiyle Varsova’nin ikinci en yuksek binasiymis. Icinde tiyatro salonlari, kutuphane ve cesitli muzeler yer aliyor. Sehirde dikkatimi ceken bir diger unsur ise caddelerin ve yaya kaldirimlarin genisligi oldu. Ayrica bisiklet yollari oldukca yaygin. Varsova, ulasim ve sehir planlamasi acisindan oldukca duzenli ve yasanilabilir bir kent izlenimi veriyor. STARE MIASTO {Eski Sehir) ; Yeniden Dogmus Bir Miras ; Varsova’da gezilecek yerlerin basinda suphesiz Stare Miastto, yani eski sehir gelir. Burasi ikinci Dunya savasi sirasinda tamamen yikilmis, ancak savas sonrasi orjinaline sadik kalinarak yeniden insa edilmis. 1980 yilinda Unesco Dunya Mirasi listesine dahil edilen bu bolge, kentin ruhunu en iyi yansitan yerlerden biri. Eski sehre ulasan ana cadde “Krakowskie Przedmiescie” size adeta bir zaman yolculuguna cikartiyor. 10. Yuzyildan gunumuze uzanan bir tarih boyunca sekillenmis bu cadde uzerinde, Barok tarzinda insa edilmis olan Polonya bilim akademisi ve onundeki Nicolaus Copernicus heykeliyle karsilasiyorsunuz. Hemen karsisinda ise Varsova Universitesinin binalari bulunuyor. Caddenin devaminda “Swietego Krzyza Bazilikasi” kutsal hac kilisesi dikkat cekiyor. Bu kiliseyi ozel kilan detay ise unlu besteci CHOPIN’in kalbinin burada muhafaza edilmesi. Ayrica bu cadde, unlu Pianist filiminin cekildigi yer olmasiyla da ayri bir oneme sahip. Yol uzerinde 1813 yilinda Sovelye okulu olarak kurulmus, 1816 yilinda ise Varsova Universitesi olarak hizmet vermeye baslamis . Biraz ileride ASKER ANITI yer aliyor. Surekli yanan bir atesin basinda nobet tutan iki asker ulusal sayginin bir sembolu. Anitin arkasinda heykellerle dolu guzel bir park bulunuyor. Burada kisa bir mola verip dinlenmek oldukca keyfli. Caddenin devaminda, Bristol otelinin hemen yaninda Cumhur Baskanligi Sarayi yer aliyor. Sarayin onunde Polonya’nin son prenslerinden Josef Antoni Poniatowski’nin heykeli bulunuyor. (Ilginc bir bilgi; 2. Dunya savasinda yikilmayan binalardan biri Bristol Oteli olmus; Cunku Alman generali burayi karargah olarak kullanmis” Biraz ileride, guzel bir bahce icinde ADAM BERNARD MICKIEWICZ’’in heykelini gordum. Polonya’nin en onemli sairlerinden biri olan Bernard, 26 Kasim 1955 senesinde Istanbul’da hayatini kaybetmis. Eski sehirde iki onemli meydan bulunuyor; “RYNEK STAREGO MIASTA “ Pazar Meydani” ve “ZAMEK KROLEWSKI” Kale meydani. Bu meydanlarin etrafi renga renk kafeler ve restoranlarla cevrili. Raynek meydani’nin ortasinda Varsova’nin simgelerinden biri olan “Syrena Deniz kizi heykeli” yer aliyor. Kale Meydaninda ise kraliyet sarayi ve 111.Zygmunt waza sutunu dikkat cekiyor. Kral Zygmunt , Varsova’yi Polonya’nin baskenti ilan eden kral. Surlarin ic kismi ise tarihin icinde bir yolculuk sunuyor. Burada 1370 yilinda insa edilmis Varsova’nin en eski gotik tarsi kathedrali yer alir. Polonya tarihinin onemli figurlerinin mezarlari bulunuyor. Bunlardan biride ulkenin son krali Stanislaw August Poniatowski. Faydali Bilgiler : Polonya Avrupa Birligi uyesi olmasina ragmen euro yerine kendi para birimini kullaniyor. Sehir ici ulasim oldukca kolay ve guvenli NEREDE NE YENIR; Eski sehir bolgesinde mola vermek isterseniz. Julius Meinl guzel bir kahve icin iyi bir secenek. Yemek icin ise Taksim Doner oldukca lezzetliydi, hemen yaninda cay simit kafede ise tatlilar oldukca basarili. WROCLAW; Cucelerin masalsi sehri Varsova’dan sabah saat 09.22’de bindigim trenle yaklasik 4 saat 3 dakika sonra Wroclaw’a vardim. Polonya’nin dorduncu buyuk sehri olan Wroclaw, Oder nehri kiyisinda kurulmus ve 675 bin civarindaki nufusu ile canli bir sehir. “Cuceler Sehri” olarak da bilinen Wroclaw, 2. Dunya savasinda neredeyse tamamen yikilmis olmasina ragmen, adeta kullerinden yeniden dogmus. Bugun sehrin sokaklarinda dolasirken gecmisin izlerini her kose basinda hissedilebiliyor. Ayni zamanda modern sanat ve kulturle ic ice oldugunuzu fark ediyorsunuz. STARE MIASTO ; Eski Sehir, Wroclaw’da gezilecek yerlerin basinda, sehrin kalbi sayilan Stare Miasto gelir. Renkli tarihi binalarla cevrili pazar meydani Rynek hem mimari guzelligiyle hem de canli atmosferiyle buyuleyici. Meydanin tam ortasinda bulunan gotik tarzda insa edilmis Wroclaw belediye binasi (Ratusz) sehrin en dikkat cekici yapilarindan biri. Binanin icindeki muze ve alt katinda yer alan tarihi restoran da ziyaret edilmeye deger. Wroclaw Kathedrali ve Kathedral Adasi (OSTROW TUMSKI) ; Sehrin en eski yerlesim yeri olan Ostrow Tumski, bir nehir adasi uzerinde yer alir. Burada bulunan Aziz John Kathedrali, etkileyici gotik mimarisiyle dikkat cekiyor. Tumski koprusu ise, ask kilitleriyle suslenmis romantic bir yuruyus yolu. Bu koprude cok guzel fotograf cekebilirsiniz. Kopruyu gectikten sonra karsiniza tarihi bir kilise cikar. 1408 senesinde insa edilen Kathedral , kulesine cikip butun sehri panaromik olarak fotograf cekebilirsiniz. Wroclaw Universitesi ve Mathematical Tower; Wroclaw Universitesi, sadece akademik yapisiyla degil, barok mimarisi icinde yer alan Matematik kulesiyle de ilgi cekiyor. Kuleye ciktiginizda sehrin eski bolumunu tepeden izlemek cok keyfli. Centennial Hall ; Unesco Dunya Mirasi listesinde yer alan Centennial Hall, modern mimarinin etkileyici bir ornegi. 1913 yilinda insa edilen bu yapi, fuarlar, konserler, ve sergiler gibi etkinliklere ev sahipligi yapiyor. Hemen yaninda Japon Bahcesi, ve Pergola Cesmeleri bulunuyor. CUCELER; (Krasnale); Wroclaw sokaklarini kesfederken kucuk bronz heykekllerle sik sik karsilasiyorsunuz. Bu minik cuceler ( Krasnale) sehirdeki ozgurluk mucadesinin ve sanatin sembolu. GOAT FIGURES VE MASAL ATMOSFERI ; Pazar meydaninda ilginc heykeller arasinda yer alan keci figurleri, Hansel ve Gretel evleri masallardan firlamis gibi duran iki sevimli bina. Bir birine kemerli bir gecitle bagli bu yapilar, Wroclaw’in en cok fotograflanan koselerinden biri. OPERA BINASI VE BALLESTREM SARAYI; Wroclaw opera binasi, gorulecek yerlerden biri. Ballestrem Sarayi ise etkileyici barok mimarisiyle one cikiyor. EN COK NEDEN ETKILENDIM; Sehri gezerken gozleriniz hep yerde olacak, cunku Wroclaw’in unlu cuceleri her kose basinda sizi bekliyor, her birinin farkli bir hikayesi var. Kimisi gitar caliyor, kimisi bankta uyukliyor. Bu kucuk heykelleri kesfetmek , Wroclaw gezisini daha eglenceli yapiyor. KRAKOW; Polonya’nin masalsi sehri.; Iki hafta once Polonya’nin Gdansk sehrinden basliyarak sirasiyla, Sopot,Torun, Poznan,Varsova, ve Wroclaw’i gezip gordukten sonra , Polonya seyahatimin son duragi olan Krakow’a geldim. Wroclaw’dan sabah 09.28 trenine binerek yaklasik uc saat keyifli bir yolculuktan sonra Krakow tren istasyonuna ulastim. KRAKOW NEREDE; Krakow, Polonya’nin en onemli ve en buyuk sehirlerinden biri Vistula nehrinin kiyisinda, Wawel tepesinin eteklerinde yer aliyor. Tarihi dokusuyla one cikan sehir2013 yilinda Unesco tarafindan “Edebiyat Sehri” ilan edilmis. KRAKOW’DA GEZILECEK YERELER ; STARE MIASTO; Eski Sehir, Krakow’un kalbi olan eski sehir, tarihi dokusunu koruyan sokaklari ve mimarisiyle mutlaka gorulmesi gereken bir yer. ST.MARY’S BAZILIKASI; Dis mimarisi kadar ic dekorasyonuda buyuleyici. Ancak beni en cok etkileyen , bazilikanin iki kulesinin hikayesi oldu. Kuleleri insa eden iki kardes mimardan Mikolaj, kardesi Franciszek’in kulesinin kendi kulesinden daha yuksek olmasini kiskanmis ve onu oldurmus. Ardindan pisman olup kendi canina kiymis. WAWEL KALESI ; 13. Yuzyilda insasina baslanan ve Polonya krallarinin ikametgahi olan Wawel kalesi, sehrin en onemli simgelerinden biri. Ziyaret saati; 09.30_12.00 KAZIMIERZ; Eski yahudi mahallesi. Bir zamanlar yahudi kulturunun merkezi olan bu mahalle, Schindler’s list filiminin buyuk bolumune ev sahipligi yapmis. RYNEK GLOWNY; Eski sehrin kalbinde yer alan bu meydan, Avrupa’nin en genis Orta Cag meydanlarindan biri, 1241’de Mogol istilasinda yikilmis ancak 1257’de yeniden insa edilmis. AUSCHWITZ-BIRKENAU : 2. Dunya savasinda binlerce masum insanin katledildigi bu kamp, bugun tarihin aci yuzunu hatirlatan bir anma yeri. Ziyaret Saati : 07.00-19.00 OSCAR SCHINDLER’S FACTORY; Nazi doneminde yuzlerce Yahudi’yi kurtaran Oscar Schindler’in fabrikasi, bugun etkileyici bir muze olarak hizmet veriyor. Ziyaret Saati; 09.00-20.00 arasi KRAKOW CLOTH HALL; Ana pazar meydaninda yer alan,kokleri 13.yuz yila dayanan Gotik yapinin1901’den beri muze olarak kullanildigini gorursunuz. WAWEL KATHEDRALI ; 11. Yuzyilda insa edilen bu Kathedral 900 yil boyunca krallarin tac giyme torenlerine ev sahipligi yapmis. ST.FLORIAN’S GATE ; 1300 Yillarinda Gotik tarzda insa edilen bu kapi, sehrin en iyi korunmus savunma yapilarindan biri. FLORIANSKA STREET ; Eski sehrin en unlu caddesi, kafeleri, dukkanlari, ve sokak saticilariyla keyfli zaman gecireceginiz bir yer. AZIZ PETER VE PAUL KILISESI; 1595-1619 yillari arasinda Barok mimari tarziyla insa edilmis. TOWN HALL TOWER; Ana pazar meydaninda yer alan,75 metre yuksekligindeki belediye binasi kulesi. 110 basamak tirmanmayi goze alirsaniz harika fotograflar cekebilirsiniz. SON SOZ ; Krakow, her kosesinde tarih kokan, masalsi bir sehir. Orta Cag’dan gunumuze uzanan bu essiz atmosfer, her gezginin ruhuna dokunuyor. Polonya seyahatimin son duragi olmasina ragmen, bende biraktigi etki derin oldu. Tarihin, sanatin ve efsanelerin ic ice gectigi; Her adimda baska bir hikayeye dokundugun bir sehir hayal edin. Iste Krakow tam da boyle bir yer.