TRANS SIBIRIA GEZI NOTLARI GANDAN TEGCHINLEG KHIICL MANASTIRI
GANDANTEGCHINLEG KHIICL; Moğolistan’ın en büyük ve en önemli manastırı olan Gandan Manastır’ında, 400 tane Mong var. Manastırın kapısından içeri girdiğimizde yüzlerce güvercin karşıladı bizi, İstanbul’da Eminönü camisinin önündeki gibi burada da güvercinlere verilmek üzere yem satıyorlar, Moğol’lar güvercinleri elleri ile besliyor . Bende bir tabak yem satın alıp elimle güvercinleri besledim.
. Çok büyük bir alan içindeki manastır tipik Tibet budist manastırı ve eski Çin mimari yapı tarzı ile yapılmış ,
Manastırın sol tarafına düşen binalar “Yeşil Temple” “Zuu Temple” ve kütüphane. Meydanda manastıra gelmeden bronzdan yapılmış iki büyük ayak figürü var, eminim bu ayakların mutlaka bir anlamı vardır ama soracak kimseyi bulamadım
.
Manastırın kapısındaki Mong kamera ile içeri giremiyeceğimizi söyledi. Kameramı emanete verip iceri girdim.. Kapıdan içeri girer girmez “Migjid Janraising”in 26.5 metre yüksekliğindeki heykeliyle karşılaştım. Manastırın kenarlarında ve tam orta bölümünde yukardan aşağı sarkan yüzlerce bronz içi delikli silindirler var. İnsanlar bunların önünden geçerken her bir silindire dokunuyor .
her dokunulan silindir kendi etrafında dönüyor, ne anlama geldiğini bilmiyorum ama bu insanlara saygısızlık olmasın diye bende onların yaptıkları gibi her bir silindire dokunup dışarı çıktım.
Manastırdan çıktıktan sonra Beijing caddesinden yürüyerek Cengiz Kağan caddesine oradan da Barış caddesine geldim, Marko Polo Parkında fotoğraflar çektikten sonra otele dondum. Aslında Ulan Bator’da her yer yürüme mesafesinde ve benim gördüğüm kadarıyla sinir bozan trafik hariçinde Ulan Bator’da görülecek fazla bir yer yok. Şehir merkezinde hemen dikkat çeken gemi yelkenini anımsatan mavi cam mimari tarzında bir bina, bir de Barış caddesinde çok büyük bir alışveriş merkezi var.
Otele döndükteden sonra restorant'dan bir bira alıp otelin önünde sigara içilen çardak altına oturdum, benimle beraber başka turistler de vardı. Selam verdim onlarda bugün Gobi Çölün’den gelmişler, şehre gelir gelmezde birinin cüzdanını çalmışlar. Ulan Bator için tehlikeli bir yer dedi içlerinden biri, bende “Londra yada her hangi bir batı Avrupa ülkesinden daha tehlikeli değil” dedim. Eğer turistsen gittiğin her yerde dikkat etmen gerek
. Bugün Ulan Bator’da son günüm, Hazırlanıp otelden çıktım, dün gördüğüm alışveriş merkezine yurudum, birinci katta market var, Üst katlarda hediyelik eşyalar satan bölümden iki tane tilki post, bazı hediyelik eşyalar aldım.
Yemeğimi de orada yedikten sonra çıktım. Akşam için Moğol folk dansları gösterisine gideceğim. Akşam saat yediye kadar şehri dolaştım ama daha önce dediğim gibi şehirde görülecek çok fazla bir yer yok.
Moğol folk dansı davul eşliğinde başladığında bana kızılderili’lerin dansını anımsattı, inanilmaz bir benzerlik var. Fakat beni asıl etkileyen gırtlaktan gelen bir sesle söyledikleri şarkılar oldu. Aynı anda gırtlaktan iki üç değişik tonda ses çıkartabiliyorlar. Söyledikleri şarkılar ise destansı kahramanlıkları anlatan ezgilermiş, sonra ögrendim ki gırtlaktan şarkı söyleme sanatı Tuva Türk’lerinde çok yaygınmış. Yolunuz Ulan Bator’a düşerse bu gösteriyi kaçırmamanızı tavsiye ederim. Bu sehirde geçirdiğim en güzel ve enterasan geceydi.
…
KAYNAKLAR ;
2. Lonely planet trans-siberian railway
4. Trans-Sibirian handbook (Brtn Thomas)
No comments:
Post a Comment