TRANS SIBIRIA GEZI NOTLARI -ULAN UDE
Kalktigimda saat 13 olmustu. Hemen hazirlanip kameralari kaptigim gibi kendimi sokaklara atiyorum.
ULAN-UDE, Moskova’dan uzakligi 5640
km, tren hic durmaz sa 3 gun on iki saat’te Ulan Ude’ye ulasiyor. 1666 yilinda
kurulmus, Rusya federasyonun sibirya bolgesindeki Buryat ozerk Cumhuriyet’inin
bassehri. 13. 17.yuz yillari arasinda bu bolge Mogol Imparatorlugunun
topraklari icindeymis. Zaten Buryat’larin koku de Mongol. Konustuklari dil de
mongol dillerinden biri olan Buryat’ca resmi dilleri.
Trans-Sibirya yolu 1900 yilinda Ulan
Ude’ye ulasmis, 1949 yilinda da Trans-Mongolia hatti acilmis. Zaten trans-Rusya
ve Trans-Mongolia nin kesisme bolgesi. Sehrin ana Industrisi , tren yolu tamir
atolyeleri , lokomotif yapim fabrikalari. 1959 da 9.5 richter boyutunda bir
debrem den sonra yapilan binalarin hepsi depreme dayanikli bir sekilde
yapilmis. Ulan Ude Sovyet doneminde askeri bolge oldugu icin, butun yabanci
turistlere kapaliymis. 1990 senesinden sonra yabancilarin ziyaretine acilmis.
Rusya’nin diger sehirlerinde oldugu
gibi buraninda en buyuk caddesi Lenin caddesi . Otel den cikip saga donup ilk
sokaktan tekrar saga dondugumde Lenin caddesine cikiyorum. Kaldigim otel Ude
nehrinin kiyisinda eski bir yerlesim yerinde. ,Lenin caddesine cikmadan gectigim ara
sokaklarda ki evlerde Irkutsk’taki gibi gibi kutukten yapilmis , sacaklari oymali, pancur ve kapilari renga renk boyali eski evler, ama
nekadar eski, tarihi bir degeri varmi bilmiyorum. ,Bu caddeyi gecip saga
dondugumde Lenin caddesi basliyor.
Caddeler
burda da cok genis ama Sibirya’nin diger sehirlerinde gormedigim kadar trafik
var. Sibirya’nin gobeginde kurulmus buyuk, modern, guzel bir sehir. Hani bir
soz vardir “Cok gezen mi bilir cok okuyan mi” kesinlikle cok gezen bilir, Cunku
ben bu geziye basladigimda , Sibirya da asla boyle sehirlerle karsilasacagimi
tahmin etmemistim. Oysa gordugum Sibirya’nin butun sehirlerindeki binalarin
mimarisi, caddelerin ve kaldirimlarin genisligi, duzenliligi, parklari,.yesil
alanlari,.sehircilik anlayisi, hayran kalmamak mumkun degil. Bu guzellikleri
yasamak gerek.
Ulan-Ude
de hava acik ve gunesli hava sicakligi arti on derece civarinda zaten biraz
sonra Polarimi cikartim.
Bu
yolculukta ilk kez gunes gordum. Gok yuzunun bukadar yakin oldugunu da bu
sehirde gordum. Yuruyerek sehrin en eski meydanina geliyorum ilk 1786 yilinda,
senede iki kez yapilan ticaret fuari olarak kullanilmis , simdi “1905 Devrim
meydani” 1905 Revolution Squar, halen de en onemli meydan. Burda bulunan lenin
bustu dunyanin en buyuk bas heykeli. Yuksekligi 7.7 metre ve 12 ton agirliginda
olan bu heykel , 1970 senesinde Lenin’in dogumunun 100.yili onuruna dikilmis. Heykelin
hemen arkasinda ki buyuk bina Buryan Cumhuriyeti, parlement binasi, bulunmakta.
Heykelin
karsisinda , posthane, bale, opera tiyatro binasi bulunmakta. Meydanin etrafinda bulunan banklarda , yerli
halk oturmus gunesin tadini cikartiyor, cocuklar ise guvercinlere yem
veriyorlar.
Meydanin tam ortasinda buyuk bir kaide
uzerinde bale yapan bir ciftin heykeli var. Heykelin tam karsisinda butun bir
blogu kapsayan tas islemeli bina, gordugum en guzel binalardan biri. Bol bol
fotograf cektikten sonra posthaneye giriyorum.
Postahaneden ciktiktan sonra
caddenin assagisina dogru yurumeye basliyorum ,Yolun ustunde kemer gibi bir yer
var, aslinda bu kemer Car Nikolas onuruna yapilmis, bu kemeri gectikten sonra
sehrin asil carsisina geliyorum, burasi cok genis Moskova’daki arbart caddesi
gibi, bir suru magaza ve kafeler bulunuyor.
Caddenin yanlarindAntika gorunumlu gece lambalari ve altlarinda ciceklerle suslenmis, zaten cadede her uc bes metrede kucuk cicek bahceleri var, bukadar soguk olan bir yerde bukadar cicegin olmasina hayret ediyorum
.
Caddenin ortasinda buyuk bir su fiskiyesi . Fiskiyeyi gectikten sonra garip
bir heykel figure goruyorum, bir sutuna dolanmis iki tane yilan, bunun mutlaka
bir anlami vardir ama hic bir zaman ogrenemedim. Caddenin sagli sollu binalari
en fazla uc katli, cok bakimli pancur ve sacaklari oya islemeli ve renkli,
mimarinin guzelligi insani buyuluyor.
Butun
cadde kirmizi ve gri taslar la dosenmis, yerli halkin gezip alis veris yaptigi,
cocuklarin suslu midilli atlara binip, guvercinlere yem verdigi, kucuk
arabalarda turistlere hediyelik esya satan insanlar ve banklarda oturan gencler, cok guzel bir cadde, butun gun dolassam burda sikilmam.
Lenin caddesi uzerinde
“Buryat natural museum”a bilet alarak iceri giriyorum, burda Ici doldurulmus
sibirya hayvanlari ile, iki katli bir bina . Muze de benden baska kimse yok.
Giriste bana muzeyi gezdirecek bir rehber
verdiler, Genc arkadas ogrenci, duzgun bir ingilizce ile bana Sibirya’daki
hayvanlari anlatmaya basladi.
Bu
genc arkadasi anlatmadan gecemiyecegim, cunku benim hayatimda tanistigim en enteresan
insanlardan biri.
Irkuts’da
da, Ulan Ude’de de Turk’leri cok iyi biliyorlar ve seviyorlar da, cocuk benim
Turk oldugumu ogrenince cok daha yakindan ilgilenmeye basladi,
Ulan
Ude ve cevresinde Turk’lerin oldugunu soyledi, Turkiye yi konusurken Turkiye’
nin butun sehirlerindeki futbol takimlarini ve oyuncularinin isimlerini teker
teker saydi bana,
Ben
Ordu’luyum Ordu spor futbolcularinin hepsini bilmem, hatta Ordu sporun kume
dustugunu bile biliyor. Hayretler icinde kaldim, bir yabanci ulkenin butun
sehir takimlarini ve oynayan futbolcularini bilmek ozel bir yetenek ister, oysa
bu cocuk cok alcak gunulluce sade “Ilgi”dedi.
Iki saat kadar kaldim muzede,
butun hayvanlarin fotografini cektim, rehberimize tesekkur edip ordan ayrildim.
Aksam otele donmeden once yol
ustunde gordugum buyuk bir marketten aksam icin biraz ekmek, konserve ve meyve
aldim. Aksam yemegini otelde yedikten sonra, yatiyorum.
Sabah erkenden kalkip kaldigim yerden gezime devam ediyorum. Kaldigim otel guzel, kutuk agactan yapilmis, tam
nehrin kenarinda, otel henuz yeni, daha bitmemis.
Otelden cikar cikmaz karsi
caddeyi gecip nehir kenarindaki yuruyus yoluna gidiyorum . Selenge nehrinin bir
kolu sehrin icinden gecip Ude nehri ile birlesiyor. Nehir sehri ikiye ayiriyor,
karsi tarafa nehrin uzerindeki kopruden geciliyor. Sehrin obur yakasina yarin
gecmeyi once bu yakayi gezmeyi dusundum .
Nehrin
kenarinda ki yol, agaclar icinde guzel
bir yuruyuz alani ama gencler burda nehre karsi
oturup ictikleri bira ve mesrubat siselerini kaldirip atmislar, cok ta
temiz oldugu soylenemez. Nehrin kenarindan tekrar sehir icine yuruyup, National
Sanat Muzesini ziyaret etmek icin 100 ruble odiyorum. Iceri girince isiklari actilar zaten benden
baska kimse de yoktu, cikincada kapattilar.
Muzeden ciktiktan sonra Lenin
caddesi uzerindeki Opera binasina gidiyorum, Binanin disardan goruntusu
muhtesem, eminim Ulan Ude sakinleri gurur duyuyorlardir sehirlerindeki bu
eserle,
Binanin
ici ise daha da guzel, tiyatro salonunun yuvarlak tavani ve tavanin tam
ortasinda asilan Kristal abajurlar gorulmeye deger. Iceri girdiginizde tiyatro
binasini gezdirecek bir rehber veriyorlar, rehber Buryat tarihi ve bina
hakkinda oldukca genis bilgi veriyor. Eger sansliysaniz tiyatro
izliyebilirsiniz, malesef benim o sansim olmadi.
Binadan ciktiktan sonra Lenin
heykelinin arkasina dusen ana caddeye gecip, Trafigin cok yogun oldugu ,buyuk
ve modern binalarin bulundugu bu caddeden assagi dogru yuruyup nehir kenarina
iniyorum.
Nehre
yakin bir yerde ust gecitten yuruyup karsi caddeye geciyorum, amacim cok uzaktan
gordugum at ustunde bir savascinin heykelinin fotografini cekmekti. Fotograf
cektikten sonra tekrar ust gecitten gecip caddeye iniyorum ,
Gordugum bir mogul restoranina girdim, disarda
oturan kiz’li erkekli bir gurup vardi, nereli olduklarimi sordular “Turkum”
dedim. Burda turk olmanin ayricaliginin keyfini yasiyorum. Onlarda Buryat yani
mogul kokenli aslinda, hep beraber fotograf cektirip restorana girdik. Aksam
yemegimi yedikten sonra otele donuyorum
Sabah hazirlanip kameralari aldigim
gibi dustum yollara, bugun kopruyu gecip sehrin karsi tarafini dolasacagim.
Kopruyu
gecerken birden ayagim yerdeki bir cikintiya carpti, elimdeki kamerayi korumaya
calisirken yuz ustu dustum. Birden gozumun ustunde ucusan yildizlari gordum. Boylece
Ulan Ude’den ,yanagimdaki iz hatira kaldi.
Neyse koprunun karsi tarafindaki mahallelere
giriyorum, tahta evlerden yapilmis, son derece bakimsiz, toprak yollari olan,
oldukca fakir gorunumlu mahalleler. Sanirim Ulan Ude’nin ilk yerlesim yerleri
buralar. Mahalle fakir ve eski ama mahalledeki kilise gayet guzel ve yeni gibi.
Fotograflar cekip tekrar kopruyu gecerek
Lenin caddesine geliyorum. Bu cadde yi ilk gordugumde de cok sevmis “Ben bu
sehire yerlesip yasiyabilirim demistim” Eger Trans-Sibirya ile yolculuk
yapiyorsaniz duracaginiz sehirlerden biri mutlaka Ulan Ude olmali . Insanlarin
sicakligi sehrin guzelligi sizi buyuliyecektir. Odigitrievsky Catedral’i kaldigimiz otele cok
yakin, ilk geldigimde dikkatimi cekmisti bu kilise, Rus kilise mimari tarzindan
daha cok , Greek mimari tarzina
benziyordu, Binanin kendisi beyaz , kuppeleri ise mavi renkte. Zaten
daha sonra Ortadox kilisesi oldugunu ogrendim. Bahcesinde cocuk parkinin oldugu
bu kilise ilk 1741 yilinda insaa edilmeye baslanmis, 1785 de bitmis. Sovyet
donemi sirasinda “Din karsiti” muze olarak kullanilmis. Sovyetlerin cokusunden
sonra tamir edilerek tekrar kilise’ye donusmus.
Aksam yemegini yedikten sonra otele
donmeden once markete ugrayip trende yemek icin alisveris yapacagim ,ne olur ne
olmaz diye fazladan su da aliyorum, kahve icin sutu de unutmadim.
Otele dondukten sonra valizimi hazirlayip, kameralari
yerlerine yerlestirip yatiyorum
KAYNAKLAR ;
2. Lonely planet trans-siberian railway
4. Trans-Sibirian handbook (Brtn Thomas)
No comments:
Post a Comment