Total Pageviews

Friday, 30 January 2015

TRANS-SIBIRIA GEZI NOTLARI -3



                                           TRANS SIBIRIA GEZI NOTLARI - YEKATERINBURG



          Moskova’dan  cikistan tam bir gun sonra gece saat 2.30 da tren Yekaterinburg tren istasyon’una girdi. Esyalarimi alip  daha once verilen carsaflari toplayip vagon gorevlisine teslim ettikten sonra trenden iniyorum.       
           

           Otelden birisinin karsilamasi gerekiyordu ama kimseyi goremiyorum, taksi soforleride surekli rahatsiz etmeye basladilar. Bir taksi soforu 600 rubleye kalacagim apart otele goturecegini soyliyor, daha once internetten tren istasyonu ile otel arasinda ki taksi fiyatinin 200 ruble oldugunu okumus ve print almistim onu gosterdim. Siki bir pazarliktan sonra  300 ruble’ye anlastim zaten baska secenegim de yok saat sabahin 3.00 u olmus ve  taksi soforunun ingilizcesi gayet iyi, turistin her yerde kazik yemesi allahin emri deyip 300 rubleyi bayildim.
     

      
            Neyse kalacagim apart otele geldik geldikte, kapi pencere duvar. Etrafta bir Allahin kulu yok. Allahtan daha once kontak kurdugum kadinin telefonu vardi. Taksi soforu telefon acti, meger kadin hala beni tren istasyonunda bekliyormus. On bes dakika sonra cok tatli, guler yuzlu bir kadin geldi. Kendisine beklemesi icin taksi soforleri izin vermemis o da alanin disinda bekliyormus Odama ciktik, bir yatak odali mutfagi olan buyuk bir daire. Mutfagi olmasi cok isime yariyacak agiz tatiyla bir menemen yapma olanagi oldugu icin sevindim.



               Sabah dort civarinda deliksiz bir uyku icin yataga girdim, iki gunluk uykusuz gecen tren yolculugundan sonra sicak bir dus, ve rahat bir dosek cok iyi geldi.
                Oglene dogru kamera’lari alip yollara dusuyorum. Sehri daha once internet’ten arastirmistim sehir haritasini cikarmistim. Nerelere gidecegimi, neleri gormem gerek biliyordum. Yakaterinburg, Rusya’nin 3. Buyuk sehri .
           

       


                YEKATERINBURG’un,  Moskova’dan uzakligi 1778 kilometre, St Petersburg, ve Moskova’dan sonra 3. Buyuk sehri ve Ural’larin bassehri. Rusya’nin en gelismis sehirlerinden biri minarel ve ham madde olarak cok zengin bir sehir. Sehrin daha onceki adi Sverdlovsk (Ki Rusya tren yolundaki adi hala Sverdlovsk olarak geciyor.) Tren yolu 1888 de Yekaterinburg’a ulasmis. Sehrin nufusu bir bucuk milyon. 
                    
    
 Egitim duzeyi cok yuksek, Sehirde 200 okul, 50 teknik yuksek okulu 16 tane de Universite var. 600 tane kutuphanesi ,bunlardan 1899 senesinde acilan Belinski kutuphanesinde 15 milyon kitap oldugunu soylediler. 
   



             

               Maksim Gorgi Universite’sinin kutuphanesinde ise bir bucuk milyon kitap varmis.
Boris Yelsin’in dogdugu sehir olan Yaketerinburg ayrica Car 2.Nikoloy ve ailesinin katledildigi sehir. 1918 Mayis’inda Romanov ailesi tutuklu bulunduklari  bati sibirya’da Tobolsk’tan alinarak Yekaterinburg’a Ipatev’in evine getirilir. Iki ay boyunca bu evde tutuklu olarak kalirlar, Car ve aile’sinin hayatlarinin bagislanmasi icin bir kac girisimde bulunulursa da ,Polsevik partisi tarafindan devrim icin buyuk bir tehlike olusturacagi dusunulur. Temmuz’un 16 sinda Car, karisi, dort kizi, hemofil hastasi oglu, ozel doctor ve hizmetcileri kursuna dizilir. Cesetleri sehrin 16 kilometre disindaki dort kardesler madenine goturulup asit dokulerek vucut yok edilir. 
                                       
                


Sonra kalanlar maden kuyusuna atilip gomulur.
             Bolsevik partisi bu katliami once inkar etsede sonra katliami yapan bes kisi yargilanarak infaz edilir. Lenin’in sag kolu  parti gorevlisi Yacob Serdlov’un 1919 yilinda olumunden sonra sehre onun adi verilir.  ( Soylentilere gore Romonov ailesinin oldurulme emrini Serdlov vermis.)




              Car ve ailesi’nin kemikleri 1979 yilinda amator arkolog Alexander Avdan’in tarafindan bulunmus ama Sovyet rejimi tarafindan gizli tutulmus. Sovyet’lerin cokmesinden sonra 1991 yilinda kemik testi yapilmis, 17 temmuz 1998 senesinde de devlet toreni ile tekrar topraga verilmis.

           Yelsin, Car ve aile’sinin olduruldugu evi 1976 senesinde yiktirip, yerine kilise yaptirmis (church-on the blood).

              .              
           

             Otelden ciktiktan sonra sehirde yurumeye basliyorum ilk gorecegim yer meshur (Church on the blood). Sehrin en buyuk caddesi tahmin edeceginiz gibi Lenina onu Puskina, 8 mart caddesi ve Karla libknechta caddeleri kesiyor. Dogu bati olarak uzayan lenina caddesi uzerinden yuruyerek 1905 meydanini buluyorum. Burda lenin’in buyuk bir heykeli ve Sovyet’ler zamaninda kalma guzel bir belediye binasinin fotograflarini cekiyorum. Eski ile yeninin olusturdugu guzel bir kompozisyon var, yeni eskiyi yok etmemis tersine yan yana guzel bir goruntu vermis, 1905 meydani gormeye deger.
           
.







                1905 meydanindan yuruyup Iset nehrini gecerek Church on the blood kilisesine geliyorum, Rusya’daki butun kiliseler gibi bununda kuppesi altin renginde pirincten , beyaz buyuk cok gosterisli bir yapi, bahcesinde cerceveler icinde boyuk boy Car 2.Nokoloy ve ailesinin fotograflarini koymuslar. Binanin icine girmeden bu fotograflari inceledim teker teker. II. Nikoly belki cok zalim di, katildi, iyi bir insan da degildi ama ne olursa olsun boyle bir katliamin hic bir hakli nedeni olamaz.





                 Kiliseyi dolastiktan sonra Yaketerinburg tarih muzesini ve sanat muzesini geziyorum. Sehrin ortasindan akan Iset nehri sehre ayri bir guzellik katiyor, devlet binalari ve moden yuksek binalar bu nehre bakiyor. Nehrin ustundeki bentlerde kafeler, kafelerin onundeki  masalarda gencler bira iciyorlar, sokak saticilari ile  cok guzel bir atmosferi var.  Bir birada ben ismarliyorum, genclerle biraz sohbet ediyorum, Cok guzel bir sehir oldugunu soyledigim genc bir kiz “yazin guzel ama kisin soguk ve cok uzundiyor,  Koprunun uzerin de baltik ulkelerinde oldugu gibi kilit doluydu. Ask kopru’su (Love bridge) dendigini ilk Helsinki’de ogrenmistim. Citfler buraya geliyor kiliti astiktan sonra anahtarini nehre atiyorlar. Bu insanlar ask ve sevgiyi sanki sonsuza kadar kopruye kilitliyorlar.








                Guzel bir sehir gezisi oldu ama daha gorulecek cok yer var.

                   Sabah erkenden yollara dusuyorum, ilk durak sehirden 15 dakika uzaktaki Imam al Buhari cami, eh buralara kadar gelmisken bizden bir parca eseri gormeden gitmek ayip olur artik.             



                 Imam al Buhari cami Turk uzmanlarinca 2002 yilinda Osmanli desen ve modelleri ornek alinarak yapilmis. Donuste gene Iset nehrinin kenarindaki hukumet binasi gorulmege deger.

                 Tarihi bir bina, sari mavi ve beyaz renklerin hakim oldugu pencere kenarlarinin degisik motiflerle suslendigi cok guzel bir bina, iceri giremedim ama disardan guzel fotograflar aldim, ordan yuruyerek Iset nehri uzerindeki asiklar meydanini dolasiyorum.

             Gene yuruyerek eski adi Ural state Universitesi yeni adi Maxim Gorgi unuversitesine geliyorum, tarihi muhtesem bir bina. Ruslar bu tur bina yapiminda ustalar galiba, . Iki departmani uluslar arasi ogrencilere ayrilmis. Kutuphanesi ise olmaz” boyle birsey” dedirtiyor. Yaketerinburg’un ikinci  buyuk kutuphanesi ve 1.3 milyon esere sahipmis.
               Yaketerinburg buyuk bir sehir. Eski ve yeniyi icinde barindiran Iset nehrinin ayri bir guzellik verdigi temiz, guzel bir sehir. Bu geziye cikmadan once okuduklarimin cogunda” Yaketerinburg’da gorulcek cok fazla yer yok” diyordu.

Guzellik goreceli bir kavram, bana gore guzel olan bir baskasina gore guzel olmiyabiliyor.
                                   Neyse ben bu sehri sevdim, Istanbul’daki gibi alcak binalarin hemen yaninda koca koca binalar gokyuzune dogru yukselmiyor. Tarihi binalara ise hayran kalmamak mumkun degil hepsi birer sanat eseri. Butun kiliseler Moskova’daki gibi kuppeleri sari pirincten yapilmis, gunes altinda piripiril parliyor. Insanlar ise son derece bakimli ve sik. Caddeleri oldukca genis, sehir merkezinde trafigi olmayan sadece yayalara acik olan caddenin adi Vainera.

        Taslarla dosenmis, caddenin ortasinda her uc bes metrede karsilikli banklar, yanlarda batida gorunen butun moda magazalari ,  kafeteryalar, resim yapan ressamlar, sokak calgicilari ve sokak saticilari, tam kosede buyuk iki katli mavi ve beyaz rengin hakim oldugu motiflerle suslu muhtesem bir tarihi bina ve adim basi bronz heykeller. Her bir heykelin ayri bir anlami var, yasli bir adam ati ve kopegi, bankta oturan bir kiz ve oglan, ayakkabi tamircisi, boynunda bir tarti tasiyan sokak saticisi. Caddenin sonunda turistler icin bir Pazar yeri .Yaketerinburg’a gelecek herkeze bu caddeyi gormesini tavsiye ederim.
                    Yaketerinburg’da son gunum, gorulmesi gereken butun yerleri gordum. Eminim daha gorulecek bir suru yer vardir ama benim zamanim bukadar. . Aksam kaldigim apart otele donuyorum. Alexi saat sekizde geldi tesekkur edip parasini odiyorum. Gece saat birde beni almasi icin bir taksiye telefon acti, burda gece saat bire kadar kalabilecegimi giderken anahtari kapinin yanindaki kutuya atmami soyledi. O gece icin benden ucret bile talep etmedi.
             Alexi ayrildiktan sonra bende toparlanip saat birde disari ciktim dedigi gibi anahtari kapinin yanindaki kutuya attim.Taxi disarda  bekliyordu. Tren istasyonuna 190 ruble aldi.(Yaklasik alti dolar)

               

YARIN TREN; YEKETERINGBURG'DAN IRSKURK'A
          
                        KAYNAKLAR ;
2.    Lonely planet trans-siberian railway
3.    www.seat61.com
4.    Trans-Sibirian handbook (Brtn Thomas)
6.    www.wikipedia.org/Turkic People


No comments: